7 Aralık 2007 Cuma

DIGItal Level Of Various Experience I "No Introduction No Cry"

Sanırım alıntıları ve saplamaları seviyorum. Herbert Marcuse'un iki kere destile olmuş, bir "aha" efekti olarak anlaşılabilmesi için ticaretin sillesini defalarca yemiş olmak gerektiğini bulguladığım sözüyle başlayayım.
"Önemli olan ekonomik bağımsızlık değildir, önemli olan ekonomiden bağımsızlıktır"
Bağımsızlık sözcüğü kadar elastik herkes tarafından hem içine hem dışına patlatılan başka bir sözcük yoktur. Tüm arkaplanından soyutlandığında asla "ortak kavram" konumuna getirilemeyecek sözcüklerden. Bu nedenle çiğnene çiğnene tadı bitmiş ucuz bir sakıza benzer bağımsızlık sözcüğü. İlk 'çiğnediğinde' herkesin hoşuna giden ama her sakız gibi şekeri biten ve yollarda, çekmece altlarında, asansör kapılarında, küllüklerde, kibar olanlarının çöplerde buna rağmen 2.doğanın yüzyıllardır bir şekilde yokedemediği ama tat da bırakmadığı bağımsızlık.
Nasıl da özgürlükle karıştırılır anlatamam size.
Sıklıkla şu konuyu arkadaşlarımla tartışmışımdır.

Teo -İnsan doğası gereği hayatta kalmak ister.
Arkadaş -Hayır insan artık yaşamdan vazgeçmişse onun bütünlüğüne saygı duymak gerekir.
Teo- Bir insan ne dediğini bilmiyorsa müdahale etmek gerekir.
Başka bir arkadaş -Bunu kendin için istersin
Yine Teo - Bunun bir önemi yok benim kabulüm hücre tabanlıdır. Hücre hayatta kalmak için çırpınır.
Arkadaş 3 - İntihar bireyin kendi tercihidir.
Teo -Nasyonal Müzenin önünde Sovyet işgalini protesto eden üniversite öğrencisinin üzerine benzin döküp karbon heykele dönüşmesinden bahsediyorsan başka

Aşk için verilen değişken mücadelelerin sonunda elde edilen "olumsuz" deneyimlerin, hücrenin çırpınışını olumsuz yönde etkileceği açıktır. Hücre özgürce çırpınır aslında ama biz tercihlerimizle ya da başkalarının tercihlerine boyun eğmemizden kaynaklanan süreçlerle hücrenin tüm doğal davranışını kısıtlarız. Bebekte son derece içten ve doğal ve kesinlik hatta kararlılık olan sevgi gösterme ve alabilme kabiliyeti zamanla deforme olur ve ürettiğimiz enerji - yaşam enerjisi - bloklanır. Son sürat duvara çarpan bir araba gibi her tarafı dağılır ya da daha temkinli olanlar 'el frenlerini' çekerek kendilerine gaz verirler. Bugün sayamayacağım kadar çok "elektronik müzik" türünün kaynağı burada yatmaktadır. Her bireyin kendine özgü geliştirmiş olduğu deformasyonların bir başka deyişle eksen kaybetmiş sevgi gösterme kabiliyetinin sayısal karşılığı. (Halbuki belki panflüt üflemek kalbe daha iyi gelebilirdi. ehu )
Yıllarca sıkılan bir yumruğun birden açılmasında yaşanacak daha büyük deformasyon ve kaoslar yerine insan "evet, ben kendimi böyle seviyorum, hatta ruhani durumumu karşılayabilen bir müzik, inanış ya da siyasal görüş de var. En iyisi böyle devam edelim" deyip noktayı koyuyor.
Tam da bu noktada aşk bu düzenin maymuncuğu olmaya devam edecek çünkü sürdüğü sürece insanın inandıklarından çok daha farklı bir gerçekliğe, sayısal olmayana, insanın derinliklerine, şiire, güzel sanatlara yaklaşma ve insanlaşabilme ihtimaline yakın olacak...

Digital LOVE sen çok yaşa

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Sahi o da artık uzaktan-dı dimi...

Renderman dedi ki...

Nefesli bir çalgının verdiği hazzı yaşayan hiçbir müzisyenin ondan vazgeçemeyeceğini düşünmekle birlikte, dijital ortamda bir saksafon partisyonunu hiç nefeslilerle haşır neşir olmamış bir müzisyenden çok daha iyi icra edeceğine şüphe yoktur. Aşka da sanata baktığım pencereden bakıyorum. Ama aşk dijital olduğu gün bu hayatta olmamayı ümit ediyorum :D